Patellofemoral osteoartrit (PFOA), diz önü ağrısına ve fonksiyon kaybına yol açan dejeneratif bir eklem hastalığıdır. Patellofemoral osteoartrit, sıklıkla dizdeki diğer kompartmanlarla birlikte görülse de popülasyonun %8,3-%11,7`sinde izole olarak ortaya çıkabilir. Konservatif tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. İzole PFOA tedavisinde total diz artroplastisi (TDA) yaygın bir seçenek olsa da özellikle genç ve aktif hastalarda sağlıklı diz kinematiğinin korunması açısından dezavantajları bulunmaktadır. Bu nedenle, daha az invaziv bir yüzey değişimi cerrahisi olan patellofemoral artroplasti (PFA) tercih edilmektedir. Patellofemoral artroplastisinin temel amacı ağrıyı azaltmak, eklem hareket açıklığını iyileştirmek ve yaşam kalitesini arttırmaktır. Ancak, PFA`nın ilk zamanlardan itibaren yaygın kabul görmemesinin nedenleri arasında hasta seçimi, cerrahın deneyimi, implant özellikleri ve yerleştirme tekniği yer almaktadır. Literatürdeki yüksek revizyon oranları, implant tasarımları, cerrahi zorluklar ve patellofemoral eklemin yeterince restore edilememesiyle ilişkilendirilmiştir. Bu sorunlara çözüm olarak, robotik kol yardımlı PFA teknikleri gündeme gelmiştir. Robotik sistemler, ameliyat öncesi detaylı planlama ve bu planın yüksek doğrulukla uygulanabilmesini sağlayarak, implant yerleşiminde hassasiyet ve patellofemoral (PF) kinematiğin daha iyi restorasyonu potansiyeli sunmaktadır. Robotik PFA, geleneksel yöntemin yüksek başarısızlık oranlarına kıyasla daha iyi sonuçlar vadeden umut verici bir yöntem olarak değerlendirilmektedir. Bu yöntemin uzun dönem sonuçları ve geleneksel PFA`ya kıyasla avantajları üzerine daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Robotik sistemlerin maliyeti ve erişilebilirliği de dikkate alınması gereken önemli faktörlerdir.